Denizcilik ve sigortacılık sektörlerinin öncü isimlerinden Ufuk Teker, Türk P&I’ın Kurucu Genel Müdürü ve İTÜ Denizcilik Fakültesi Mezunlar Derneği (DEFAMED) Yönetim Kurulu Başkanı olarak, sektördeki deneyimlerini ve vizyonunu bizimle paylaştı. Yatçılık ve P&I sigortacılığında Türkiye’nin uluslararası arenadaki konumunu güçlendirmeyi hedefleyen Teker, denizcilik sigortacılığındaki yenilikçi yaklaşımları ve geleceğe dair stratejileri hakkında değerli bilgiler sundu. Uluslararası yatçılık ve denizcilik arenasında Türkiye’nin gücünü ve Ufuk Teker’in liderliğini mercek altına alan bu özel röportaj, yat dergisi okuyucuları için ilham verici bir kaynak niteliğinde.
“Yatçılık, risk yönetimi gerektiren prestijli bir yaşam tarzıdır.”
Ufuk Bey, denizcilikten sigortacılığa uzanan kariyer yolculuğunuz nasıl başladı?
1992 yılında İTÜ Denizcilik Fakültesi’nden mezun oldum. O dönemde devletin parasız yatılı öğrencileriydik ve mezuniyet sonrası sekiz yıllık mecburi hizmetimiz vardı. Üniversiteden mezun olur olmaz Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nde (TDİ) göreve başladım ve burada üç yıl çalıştım. Daha sonra özel sektöre geçerek kimyasal tanker filosunda iki kontrat süresince çalıştım. Bu süreçte denizcilik sigortacılığı alanına ilgi duymaya başladım.
Arkadaşımın daveti üzerine OYAK Sigorta’da deniz sigortaları alanında uzman yardımcısı olarak işe başladım. Beş yıl kadar bu alanda çalıştıktan sonra sigorta brokerliğine geçtim ve 11 yıl içinde genel müdürlüğe kadar yükseldim. Bu süreç bana sektörü hem sigorta şirketi hem de müşteri tarafında görme fırsatı sundu.
“Türk P&I, denizcilik sigortacılığında Türkiye’nin bağımsızlığını ilan ediyor.”
Türk P&I’ın kuruluş süreci nasıl başladı?
Türk P&I’ın doğuşu, Denizcilik Müsteşarlığı’ndan gelen bir fikirle başladı. O dönemde Türk gemilerinin sorumluluk sigortaları tamamen yabancı sigortacılar tarafından yapılıyordu. Kamunun bu konuda bir girişim başlatmak istediğini öğrendik ve bu stratejik kararı destekledik.
İlk başta, bu fikrin uygulanabilirliği konusunda şüphelerimiz vardı. Ancak, denizcilik sigortacılığının Türkiye için ne kadar önemli olduğunu anladıkça heyecanlandık. Kamu ve özel sektörün iş birliğiyle 2013’te çalışmalar başladı. 2014’te Türk P&I resmi olarak faaliyete geçti. O dönemde ofisimiz dahi yokken, sadece beş kişilik bir ekiple çalışmalara başladık. Bugün ise 80 milyon doları aşan üretim hacmine ulaşmış, 17 ülkede hizmet veren bir marka haline geldik.
“Türk P&I, sadece sigorta sağlamıyor; güven inşa ediyor.”
Türk P&I’ın stratejik önemi nedir?
Türk P&I, yalnızca bir sigorta şirketi değil, aynı zamanda Türkiye’nin denizcilik sigortacılığında bağımsızlığını ilan ettiği bir kuruluştur. Londra’nın denizcilik sigortacılığındaki liderliğinden ilham alarak, Türkiye’de benzer bir ekosistem oluşturmayı hedefledik. Bu sayede Türk denizciliği, uluslararası arenada daha güçlü bir konuma geliyor.
Denizcilik sigortacılığı, deniz ticaretinin bel kemiğidir. Türk P&I olarak, denizcilik sektörünün ihtiyaçlarına yönelik özel çözümler sunuyoruz. Misyonumuz, denizcilik sektöründe standartları belirleyerek, sektördeki güvenilirliği artırmak ve yat sahiplerine kapsamlı sigorta çözümleri sunmaktır.

“Türkiye, Yat Üretiminde Dünya Liderleri Arasında”
Türkiye’nin yatçılık sektöründeki uluslararası konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, dünyanın en büyük üç yat üreticisinden biri olma özelliğini taşıyor. Nefis sahillerimiz, modern tersanelerimiz ve deniz turizmindeki potansiyelimizle sektörde öne çıkıyoruz. Ancak, daha fazla marinaya, sahillerin korunmasına ve altyapının geliştirilmesine ihtiyacımız var. Yat sigortacılığı, bu gelişmelerin ayrılmaz bir parçası. Türk P&I olarak, hem tersanelere hem de yat sahiplerine uygun sigorta çözümleri sunarak sektördeki bu potansiyeli destekliyoruz.
“Deniz Sigortalarında Yenilikçi Çözümler Sunuyoruz.”
Deniz sigortaları ve yat sigortaları konusunda ne gibi yenilikler sunuyorsunuz?
Yat sigortacılığı, dışarıdan basit görünse de her yatın kendine özgü teknik detayları var. Tekne inşaatı sigortaları, üretim aşamasından deneme seferlerine kadar her aşamayı kapsıyor. Bu sigortalar, hem tersaneyi hem de tekne sahibini teminat altına alıyor. Ayrıca, marinada beklerken yaşanan zararlar da sigorta kapsamımızda.
Teknolojik yenilikler, risk yönetimi ve hasar süreçlerimize olan yaklaşımımızı yeniden şekillendiriyor. Dijitalleşme sayesinde, süreçlerimizi daha verimli hale getiriyor ve müşteri deneyimini artırıyoruz. Ayrıca, sürdürülebilirlik odaklı çözümler geliştiriyoruz. Hibrit tahrik sistemleri ve çevre dostu malzemeler gibi yenilikler, sektörün daha yeşil uygulamalara yönelmesini sağlıyor.
“Denizcilik Sektörü, Türkiye’nin Lokomotif Güçlerinden Biri.”
Denizcilik sektörünün geleceğine dair beklentileriniz nelerdir?
Denizcilik sektörü, Türkiye’nin uluslararası platformda daha güçlü bir konum kazanması için kritik bir alan. Sahillerimizin korunması, altyapı geliştirme ve yat sigortacılığı gibi konularda daha fazla farkındalık yaratmamız gerekiyor. Türk P&I olarak, bu alanlarda liderliği hedefliyoruz. Denizcilik yalnızca bir meslek değil; kültürler ve ekonomiler arasında köprü kuran bir ideal.
Ayrıca, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi trendlerle uyumlu çalışarak, sektördeki değişimlere hızlı adapte olmayı hedefliyoruz. Teknolojiyi etkin kullanarak, risk yönetimini daha da iyileştiriyor ve müşterilerimize daha kapsamlı çözümler sunuyoruz.
“Teknoloji ve Sürdürülebilirlik, Sektörün Geleceğini Şekillendiriyor.”
Deniz sigortalarında gelecekte ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?
Deniz sigortaları her geçen gün daha çok çeşitlilik ve karmaşıklık gerektiriyor. Teknolojik yenilikler, sigorta şartlarını da değiştiriyor. Türkiye olarak bu alanda uzmanlık yaratabilecek bilgi birikimimiz var. Ancak, düzenlemelerin ve standartların uygulamada da eş zamanlı gelişmesi gerekiyor. Şu anki büyük potansiyelimizi kullanarak sektöre önderlik edebiliriz.
Yat sigortacılığında, çevresel riskler ve teknolojik gelişmelerle birlikte yeni sigorta modelleri geliştiriyoruz. Dijitalleşme sayesinde, risk analizi ve hasar yönetimi süreçlerimizi daha da iyileştiriyoruz. Bu sayede, müşterilerimize daha hızlı ve etkili çözümler sunabiliyoruz.
“Denizcilik Sektörü, Türkiye’nin İnovasyon Gücünü Yansıtıyor.”
Son olarak, denizcilik sektörüne dair mesajınız nedir?
Denizcilik sektörü, Türkiye’nin ekonomik ve kültürel zenginliğinin bir yansımasıdır. Sahillerimizi korumak ve deniz turizmini bilinçli bir şekilde yönetmek kritik önemde. Yat sigortacılığı ve denizcilik risk yönetimi gibi konuları kamuoyuna daha fazla anlatmamız gerekiyor. Türk P&I olarak, bu alanlarda liderliği hedefliyoruz. Denizcilik, insanları, kültürleri ve ekonomileri birbirine bağlayan bir alandır ve bu alana katkıda bulunmak büyük bir ayrıcalıktır.
Ayrıca, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi trendlerle uyumlu çalışarak, sektördeki değişimlere hızlı adapte olmayı hedefliyoruz. Teknolojiyi etkin kullanarak, risk yönetimini daha da iyileştiriyor ve müşterilerimize daha kapsamlı çözümler sunuyoruz.